DAHİLİYE

GÖZ POLİKLİNİĞİ

ACİL 7/24

ACİL 7/24

ACİL 7/24

KADIN DOĞUM

ÇOCUK

DİŞ KLİNİĞİ

DİŞ KLİNİĞİ

DİŞ KLİNİĞİ

KBB

RADYOLOJİ USG-RÖNTGEN

DİŞ KLİNİĞİ

DİŞ KLİNİĞİ

Güncel Sağlık Yazılarımızla Bilgilenin

Ehliyet İçin Sağlık Raporu Verilmektedir

24 Kasım 2024

SÜRÜCÜ OLUR SAĞLIK RAPORU Ehliyet resmi adıyla Sürücü Belgesi, otomobil, otobüs, motosiklet, traktör gibi motorlu ve motorsuz kara taşıtlarının karayo...

Kadınlar İçin Hpv Aşısı Kurumumuzda Yapılmaktadır,

24 Kasım 2024

HPV Aşısı: Nedir, Kimlere, Ne Zaman Yapılabilir? İnsan papilloma virüsü (HPV), papillomaviridae ailesinde bulunan bir DNA virüsüdür. İnsan papilloma v...

Diş İmplant Tedavileri Merkezimizde Yapılmaktadır

24 Kasım 2024

* Eksilen dişlerin yerine birebir fonksiyon (çiğneme) sağlar. * Kron ve köprüye oranla daha uzun ömürlü, hijyenik ve sağlıklıdır. * İmplant sayesinde...

Diş Kliniğimizde Dt. Betül Akar İlhan Hastakabulun...

24 Kasım 2024

Çalışma Günleri Perşembe 09:00 - 18.00 Cuma 09:00 - 18:00

Glutatyon Serum Merkezimizde Uygulanıyor

13 Nisan 2019

Glutatyon Nedir? Glutatyon, karaciğer tarafından üretilen, üç amino asitten oluşan ve vücutta doğal olarak bulunan antioksidan bir maddedir. Glutatyon...

Beslenmede Irritabl Bağırsak Sendromu Nedir

13 Nisan 2019

IRRITABL BAĞIRSAK SENDROMU NEDİR? İrritabl bağırsak sendromu, patofizyolojisinde enterik mikrobiyotada değişiklikler, viseral aşırı duyarlılıkla geli...

« »

BillBoard

BELDE TIP MERKEZİ

Beslenmede Irritabl Bağırsak Sendromu Nedir

 

IRRITABL BAĞIRSAK SENDROMU NEDİR?

 

İrritabl bağırsak sendromu, patofizyolojisinde enterik mikrobiyotada değişiklikler, viseral aşırı duyarlılıkla gelişir.

 

Patofizyoloji belirsizdir. Bugüne kadar fizyolojik veya psikolojik bir etiyoloji tespit edilmemiştir. Araştırma, anormal gastrointestinal hareketlilik, gastrointestinal sinirlerin aşırı duyarlılığı, mikroskobik inflamasyon, bağırsak florasındaki değişiklikler, bakteriyel aşırı büyüme ve bağırsak metabolitlerinde (yani, kısa zincirli yağ asitleri, lipidler, vitaminler, amino asitler), karbonhidrat veya safra asidi emilim bozukluğu ve duygusal stresin etkili olduğu görülmüştür.

 

IBS'ye aynı zamanda gastrointestinal olmayan semptomlar (örneğin dismenore, idrar sıklığı ve aciliyet, cinsel işlev bozukluğu veya fibromiyalji ve diğer ağrı sendromları) ve psikiyatrik bozukluklar (örneğin somatizasyon, depresyon, anksiyete) eşlik edebilir. 

Otoimmün olarak gelişir ve bağırsaklarda gaz veya şişkinlik kimi zaman ishal bazen de kabızlık olarak kendini gösterebilir.

 

TOPLUMDA ÇOK SIK GÖRÜLÜR MÜ?

 

İBS özellikle toplumda teknolojinin çalışma şartlarının yoğunlaşması ve yoğun stres

sebebiyle daha sık görülür olmuştur. 

Özellikle pandemi dönemi İBS atakları artmıştır.Evde sürekli zaman geçirme herhangi bir faaliyette bulunamam hastalığın şiddetini arttırır.

Kişi tedavi noktasında psikolojik öyküsüde alınarak irdelenmelidir.

IBS hastalarının çocukluk çağı sıkıntıları yaşamış olma olasılığı, hasta olmayanlara göre çok daha fazladır ve semptomların başlangıcı, genellikle yoğun stresli bir yaşam olayını yakından takip eder.

Vakaların yaklaşık% 80'inde IBS, anksiyete, depresyon ve somatizasyon (psikolojik rahatsızlığın fiziksel semptomlarda ifade edildiği fenomen) ile birlikte hastalık halindedir ve psikolojik sıkıntı derecesi ne kadar fazlaysa IBS semptomları o kadar şiddetli olur.

Mevcut hipotez, kalıcı sıkıntı (örneğin, mutsuz bir evlilik) veya kronik stres (örneğin, aişsizlik,boşanma,sevilen birinin ölümü v.b) bağışıklık sistemini harekete geçirdiğidir;vücut stresi çevresel bir tehdit olarak algılar ve onunla savaşmaya hazırlanır.

Beyin ve bağırsak ekseninde de bu mekanizmaların araştırılması gerekir. 

Bu kronik bağışıklık aktivasyonu, bağırsakları hem doğrudan - vagus siniri yoluyla iletişim yoluyla - hem de dolaylı olarak sitokin adı verilen iltihaplı sinyal molekülleri yoluyla etkiler.Bu bağışıklık aktivasyonu, bağırsak mikrobiyomunun bileşimini ve işlevini de bozabilir ve bu, daha sonra başka fiziksel semptomlara katkıda bulunabilir.

 

İBS DE BESLENME ÖNEMLİDİR...

İrritabl bağırsak sendromunun yönetiminde diyetin önemi, literatürde bazı yiyeceklerin semptomlar ile ilişkisini dogrulamıştır.

Aynı şekilde, irritabl bağırsak sendromu semptomlarının hafifletilmesinde bir dizi eliminasyon diyet programının başarılı olduğu saptanmış semptomlarla ilişkili yiyecekleri, besinleri veya katkı maddelerini (örn. Laktoz, fruktoz, sorbitol, sakarin, sukraloz) ve ilaçları (örn., Antasitler, kalsiyum kanal blokerleri, antikolinerjikler, makrolidler ve tetrasiklin antibiyotikleri) belirleyerek tedavi yoluna gitmek semptomları hafifletebilir.

Yüksek lifli beslenen toplumlarda İBS ye batı toplumlara göre daha az rastlanmaktadır.

Bağırsaklarda lifle beslenen probiyotik bakterilerin çokluğu olumlu etki gösterir.

Probiyotik bakterilerin ana besini olan lifli gıdalar kısa zincirli yağ asitlerinin üretilmesine katkıda bulunurlar.

 

İBS DE NASIL BESLENMELİ

 

---İBS hastalarında çok fazla gaza neden olabilecek lahana, karnabahar ve brokoli dışında tüm pişmiş sebzeleri yiyin .

---Meyveleri kabuksuz deneyin.Bazı insanların kavun,muz, elma ve turunçgillerle ilgili sorunları olabilir.Meyveleri haşlayarak kullanabilirsiniz

---Genellikle IBS'li kişiler, çölyak hastalığı veya glüten intoleransınız yoksa çavdar, kepekli buğday, beyaz, glütensiz vb. Herhangi bir çeşitte ekmek, makarna, pirinç, simit ve krakerleri tolere edebilir.

---İBS hastalarında pirinç,avakoda,kabak,pazı,patates,bamya,havuç kullanılabilir.

---zeytin,her çeşit az yağlı sert peynir

---bitkisel yoğurt ve laktozsuz süt ve yoğurt kullanabilirler

---Probiyotik kullanımıda belirgin ölçüde rahatlama sağlar.

---Probiyotiklerle fermente edilmiş besinlerde İBS hastalarında iyileşmeye sebebiyet verir,

---Kemik suyu da barsak mukozasını tedavi etmede önemlidir. 

Yine D vitamini kullanılması,propolis takviyesi İBS hastaları için önemli takviyelerdir. 

İBS hastalarında doğru beslenme stratejisiyle önemli ölçüde başarı sağlanabileceği görülmüştür. 

Düşük foodmap diyeti İBS hastalarında öenmli şekilde ilerleme sağlar. 

                                                                                                        Beslenme Diyet Uzmanı

                                                                                                        Ayşe Amine AYDIN

Glutatyon Serum Merkezimizde Uygulanıyor

Glutatyon Nedir?

Glutatyon, karaciğer tarafından üretilen, üç amino asitten oluşan ve vücutta doğal olarak bulunan antioksidan bir maddedir. Glutatyon vücutta antioksidan görevi görerek vücudun serbest radikallerle mücadelesine yardım eder.

Yetersiz beslenme, çevresel faktörler ve stres gibi unsurların glutatyon değerini düşürdüğü bilinmekle birlikte doğal olarak istenen glutatyon seviyesine ulaşılamadığı durumlarda kapsül, sıvı ve glutatyon serum takviyesi şeklinde de kullanılabilir. Dokuları yenileme, bağışıklık sistemini güçlendirme, kalp hastalıklarını iyileştirme gibi alanlarda etkili olan glutatyonun tam olarak tedavisi için daha geniş araştırmalara ihtiyaç olduğu da bir gerçektir.

Glutatyon Eksikliğinde Neler Olabilir?

Vücuttaki glutatyon eksikliğinin ortaya çıkması bazı belirtilerle söz konusu olabilir. Bu belirtileri maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:

  • Yorgunluk
  • Enerji düşüklüğü
  • Konsantrasyon eksikliği
  • Hafıza problemleri
  • Ağır iyileşen yaralar

Glutatyon Faydaları Nelerdir? Ne İşe Yarar?

Düzensiz beslenme, çevresel faktör ve stres gibi unsurlar, glutatyon seviyelerini etkiler ve düşürür. Yaşın ilerlemesiyle birlikte de glutatyon değerlerinde düşüş gözlemlenir. İnsan vücudu tarafından doğal olarak üretilmesinin yanında kapsül ve sıvı olarak da alınabilen glutatyonun güçlü bir antioksidan olması dolayısıyla bağışıklığı güçlendirme, kalp hastalıkları, karaciğer tedavisi ve yaşlanmanın etkilerinin azaltılması gibi vücuda sağladığı yararlar ön plana çıkar.

Bunlarla birlikte glutatyon faydalarını aşağıdaki başlıklar halinde özetlemek mümkündür:

                                                                        

 

Ehliyet İçin Sağlık Raporu Verilmektedir

SÜRÜCÜ OLUR SAĞLIK RAPORU

Ehliyet resmi adıyla Sürücü Belgesi, otomobil, otobüs, motosiklet, traktör gibi motorlu ve motorsuz kara taşıtlarının karayolunda bireyler tarafından idare edilmesi için verilen bir belgedir. Aynı zamanda kimlik olarak kullanılabilen ehliyet, trafikte araba kullanmak için en önemli belgedir. 

Unutmayın sağlık raporu, ehliyet almak için zorunlu tutulmaktadır. 

Rapor Şekli: Sağlık Raporu
Sağlık Raporu Verebilecek Branşlar: Dahiliye, Çocuk, Göz Hastalıkları,  Acil Pratisyen Hekim Poliklinikleri
Rapor İçin İstenilen Evrak Listesi

  1. Nufus Cüzdanı / Yeni Kimlik Kartı
  2. E-Devletten Kişisel Sağlık Bilgi Formunu Doldurmanız Gerekmektedir. (Formu Doldur)
  3. Kan Grubu Gösterir Belge

 Rapor Alım Tarih ve Saatleri:  Haftanın Hergünü : Gündüz: 09:00-17:00  Akşam :17:00 - 09:00

Kadınlar İçin Hpv Aşısı Kurumumuzda Yapılmaktadır,

HPV Aşısı: Nedir, Kimlere, Ne Zaman Yapılabilir?

İnsan papilloma virüsü (HPV), papillomaviridae ailesinde bulunan bir DNA virüsüdür.

 

İnsan papilloma virüsü (HPV), papillomaviridae ailesinde bulunan bir DNA virüsüdür. 200’den fazla çeşidi bulunan insan papilloma virüsü, cinsel yolla bulaşan hastalıklara sebep olan virüs türlerinden biridir. Bulaşıcılığı yüksek olan insan papilloma virüsünün yaklaşık 40 çeşidi genital siğillere neden olurken, bazı türleri kansere neden olur.

HPV enfeksiyonları sık görülen enfeksiyonlar arasındadır. Neredeyse tüm insanlar hayatlarının bir döneminde en az bir tür HPV ile enfekte olurlar. Çoğu HPV enfeksiyonu zaman içinde kendiliğinden geçer. Ancak bazen HPV enfeksiyonları daha uzun sürer ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde kansere neden olabilir. HPV enfeksiyonun çoğu geçicidir ve genelde belirti vermeden ilerler. Bunun sonucunda erken evrede enfeksiyona tanı koymak zordur. İnsan papilloma virüsünden korunmak için enfeksiyonun risk faktörlerini bilmek, risk altında olan bireylerin sağlık kuruluşu tarafından izlenmesi önemlidir.

 

HPV Enfeksiyonu Nasıl Bulaşır?

Çeşitli bulaş yolları olan insan papilloma virüsü enfeksiyonun bulaştığı yüzeyler, vücuttaki lezyonar ve cinsel yolla direk veya dolaylı olarak bulaş gösterir. En sık rastlanan bulaş şekli cinsel yolla olandır.. Çok eşlilik ve ilk cinsel ilişki yaşının küçük olması cinsel yolla bulaş riskini arttırır. HPV bulaş sonucunda genital bölgede siğiller ortaya çıkar. Ayrıca HPV enfeksiyonu bazı kanser türlerinin oluşmasına sebep olur. Bu kanser türleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Kadınlarda vajina, vulva ve rahim ağzı kanserleri
  • Erkeklerde penis kanseri
  • Kadınlarda ve erkeklerde anal kanserler, bademcik, dil kökü ve boğaz arkası (orofaringeal kanser) kanserleri

HPV Aşısı Nedir?

HPV aşısı virüsün insan papilloma virüsünün neden olduğu enfeksiyonlara karşı koruyuculuk sağlayan bir uygulama yöntemidir. HPV aşısı cinsel yönden aktif olmayan kişilere veya cinsel aktifliği bulunan kişilere uygulanabilir. HPV enfeksiyonun tek başına bir tedavi yöntemi olmamakla birlikte, planlanan tedavide amaç virüsün neden olduğu hastalıkları tedavi etmektir. Virüse maruz kalmadan önce korunmalarını sağlamak amacıyla, 11-12 yaşındaki gençlere uygun dozlarda HPV aşısı önerilir. HPV aşısı 9 yaşından itibaren uygulanmaya başlanabilir ve 26 yaşına kadar olan her bireye aşı uygulanması tavsiye edilir. Ayrıca HPV aşısı kişinin risk durumuna göre 27-45 yaş arasındaki yetişkinlere uygulanabilir. HPV aşısı, ilk aşılama yaşına bağlı olarak iki veya üç dozluk bir seri halinde verilir. 15 yaşından önce ilk dozu yapılmış olan kişiler genellikle 2 doz HPV aşısına ihtiyaç duyar. İlk dozu 15 yaşında veya daha sonra olan kişiler ile bağışıklık sistemini baskılayıcı belirli durumları olan daha küçük kişilerin 3 doza ihtiyaçları vardır. HPV aşısı hamile olan kişilere önerilmez ve aşı için doğumun gerçekleşmesi beklenir. Gebe olduğu bilinen kişilerin aşılanmayı gebelik sonrasına ertelemelidir. Kişinin HPV aşısı serisine başladıktan sonra hamile olduğu tespit edilirse, ikinci ve/veya üçüncü dozların hamilelikten sonraki dönemde yapılması önerilir.

HPV Aşısı ve Dozları

Günümüz sağlık uygulamalarında HPV aşısının ilk cinsel ilişkiden ve 25 yaşından önce yapılması tavsiye edilir. 15 yaş gününden önce ilk aşısını yaptıran kişilere iki doz HPV aşısı önerilir. HPV aşısının ikinci dozu, ilk dozdan 6 ila 12 ay sonra yapılır. 15 ila 26 yaşları arasında ilk aşısını olan bireyler ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler için üç doz HPV aşısı önerilir. Ayrıca 9 ila 26 yaş arası bağışıklığı baskılanmış kişiler (HIV enfeksiyonu olanlar dahil) için de üç doz önerilir. İlk dozun ardından ikinci doz için 1-2 ay geçmesi önerilirken, üçüncü doz aşı için 6 ay geçmesi beklenir.

 

HPV Aşısının Yan Etkileri Nelerdir?

HPV aşısının, kişinin bireysel sağlık durumuna göre bazı yan etkileri olabilir. Bu yan etkiler şu şekilde sıralanabilir:

  • HPV aşılamasından sonra aşı yapılan yerde ağrı, kızarıklık, şişlik, ateş veya baş ağrısı
  • Aşıdan sonra bayılma
  • Aşının yapıldığı bölgede kas veya eklem ağrısı
  • Baş dönmesi, mide bulantısı, görme bozuklukları ve kulakta çınlama
  • Kaşıntı, kızarıklık, yüz ve boğazda şişlik, nefes darlığı ve kalp atım hızında artış gibi alerjik reaksiyonlar

HPV, bulaştığında kanser gibi ciddi hastalıklara neden olan bir virüs çeşididir. HPV bulaşmasına karşı önlem almak oluşabilecek rahatsızlıkların önlenmesi için önemlidir. HPV virüsüne karşı doktorunuzun önerdiği rutin sağlık taramaları yaptırmak HPV enfeksiyonun erken tanılanması ve oluşabilecek rahatsızlıkların önlenmesini sağlar. Siz de HPV virüsüne karşı rutin doktor kontrollerinizi yaptırarak sağlığınızı koruyabilir ve oluşabilecek hastalıkları önleyebilirsiniz.

Diş İmplant Tedavileri Merkezimizde Yapılmaktadır

 

 

* Eksilen dişlerin yerine birebir fonksiyon (çiğneme) sağlar.

* Kron ve köprüye oranla daha uzun ömürlü, hijyenik ve sağlıklıdır.

* İmplant sayesinde sağlam dişlerin kesilmesi önlenir.

* Sağlam dişlerde ileride oluşabilecek şekil bozukluklarını ve kaymaları engeller.

*  Minimum doku kaybı ile daha genç bir gülüş sağlar.

* Tam dişsiz hastaların total protezleri (Takıp-çıkarılan damak) yerine sabit dişlere sahip olmasını sağlar. 


İmplant vidasının yerleştirilmesini takiben hem implantın çene kemiğine kaynaması, hem de implant bölgesinin iyileşmesini sağlamak için implantın üzerine koruyucu bir kapak vida yerleştirilir ve diş eti ile kapatılarak, dış etkenlerden yalıtılıp 2 ile 4 ay arası bekletilir. Birkaç ay sonra, koruyucu vida çıkartılır ve implantın üzerine doğal diş formundaki üst protez yapının ölçüleri alınıp protez yerleştirilir.